herşey sevgili arkadaşım Alev'in arayıp İstanbul'a geliyoruz demesiyle başladı.. evet haftaiçi herkes çalışırken biz başbaşa İstanbul'u talan edebilecektik.. en sakin ve boş saatlerinde İstanbul'da en yakın arkadaşımla gezmekten daha çekici ne olabilir...
Biraz plansız yakalanınca aklıma nedense ilk modern sanatın kafesi geldi.....sanırım Alev'i bahane edip görmek istediğim manzara buydu .......Bu arada Ezel'de oynadaığını öğrendiğim, (evet Ezel'i izlemiyorum.)
ve hala adını bilmediğim ama sanırım dizide kötü erkek karakter de kafe'nin bizim dışımızdaki ikinci müşterisiydi.. Dizi oyuncularına rahatsız etmeden bakmanın kuralları nelerdir bilmiyorum ama ben biraz barizzz bakmış olabilirim : )
Kahvaltımızı beklerken kendi sanat çalışmalarımızı yapmayı da ihmal etmedik....sonucta amaç kahvaltı ve manzara eşliğinde dedikodu olsa da mekan itibari ile insanın sanatsal yanları coşuyo...
Modern sanatın giriş katındaki sürekli sergiyi birkez daha gezip ( sanırım artık ezberledim.....) alt katta yeni başlayan " gelenekten çağdaşa " sergisini gezdik......
Mutlaka görmelisiniz, gördüğüm en güzel sergilerden biriydi.. O kadar değişik eserleri bir arada o kadar güzel sergilemişlerki bu sergi düzenleme olayının aslında içinde sergilenen eserlerden daha önemli bir sanat olduğunu düşünmeye başladım.......
Genelde gelenekten çağdaşa Türk sanatı deyince klasik olarak iki kilim, iki ultra postmodern iki eser bir araya getirilir....Bu sergi tamamen farklı . İçerde fotoğraf çekemediğim için resimlerini koyamıyorum ama modern sanatın sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz;
http://www.istanbulmodern.org/tr/f_index.html
.jpg)
23 Mayıs'a kadar sürecek olan sergiye mutlaka bir göz atın, gitmişken serginin üstüne manzaraya karşı bir yorgunluk kahvesi içerken beni hatırlarsınız :)
Zaten bence üst kattaki en güzel eser mekanın pencereleri içinde kalan muhteşem manzara .....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder